Yirmi yıldan fazla bir süre önce, birçok bakımdan tarihsel sürecin sonraki seyrini etkileyen bir olay meydana geldi. Aralık 1991'in sonunda, SSCB bayrağı Kremlin'de indirildi; yeri üç renkli Rus bayrağı tarafından alındı. Böylece, dünyanın ilk sosyalist devletinin varlığıyla ilişkili bütün bir dönem sona erdi. Şimdiye kadar tarihçiler ve politikacılar Sovyet devletinin çöküşüne neyin sebep olduğunu tartışıyorlardı.
![Image Image](https://images.culturehatti.com/img/kultura-i-obshestvo/61/kto-vinovat-v-raspade-sssr.jpg)
Sovyetler Birliği'nin çöküşü: şans mı desen mi?
Bölgesel anlamda, Sovyetler Birliği, Avrupa ve Asya'nın bazı bölgelerinde yer alan geniş bir alanı işgal eden Rus İmparatorluğu'nun bir benzesiydi. Bu açık alanlar, bir zamanlar gerçekten sınırsız bir devlette yaşayan Rus halkının ve diğer ulusların güçlü ruhu tarafından yönetildi. Güç, Kuzey Kutbu'ndan Pamirlere, Baltık Denizi'nden Pasifik kıyılarına kadar uzanıyordu.
SSCB'nin çöküşü kaçınılmaz mıydı? Bazı yayıncılar ve kamu figürleri, komünist rejimin çöküşünün uzun zaman önce vazgeçilmez bir sonuç olduğuna inanıyor. Piyasa ekonomisiyle rekabete dayanamayan planlı bir ekonomi kaçınılmaz olarak çökmek zorunda kaldı.
Sovyetler Birliği'nin çöküşü, doğal nedenlerden kaynaklanan artan etnik gruplar arası çelişkilerle de ilişkilidir.
Çöküşün arifesinde, büyük bir gücün acilen yapısal ekonomik reformlara ve devletin ve siyasi sistemin yenilenmesine ihtiyacı vardı. Burjuva tarihçiler, Komünist Partinin egemen rolüne dayanan güç sisteminin eski, etkisiz ve artık zamanın gereksinimlerini karşılamadığına inanıyorlar. Bu nedenle, SSCB'nin çöküşü mantıklı ve gerekliydi.
Komünist görüşlere sahip olanlar, o zamanlar ülkeyi yöneten rejime düşman olan dış kuvvetler ve çoğu Sovyetler Birliği'ndeki siyasi seçkinlere ait olan iç düşmanlar için SSCB'nin yıkımını suçlama eğilimindedir. Ekonomi ve siyasette feci sonuçlara yol açan siyasi liderlerin eylemleri, Komünistler tarafından Sovyetler Ülkesi'nin çöküşünde tamamen önlenebilecek ana faktör olarak adlandırılmaktadır.