Son yıllarda, Stalin'in yönetimi rejimini faşizmle karşılaştıran politikacıların ve halk figürlerinin ifadelerini gittikçe daha sık duyuyorsunuz. Bu fenomenler arasında ortak bir nokta vardır, ancak önemli farklılıklar da vardır. Bugün dünyada meydana gelen olayları değerlendirirken, bu iki ideolojik ve politik eğilimin en önemli özelliklerini dikkate almak gerekir.
![Image Image](https://images.culturehatti.com/img/kultura-i-obshestvo/04/chem-rezhim-stalina-otlichaetsya-ot-fashizma.jpg)
Stalin'in rejimi: tam kontrol
Stalinizm hakkında konuşurken, genellikle geçen yüzyılın 20'li yıllarının sonunda Sovyetler Birliği'nde kurulan ve 1953'te Joseph Stalin'in ölümüne kadar süren totaliter yönetime dayanan bir güç sistemi anlamına gelir. Bazen "Stalinizm" terimi, o sırada SSCB'de hüküm süren devlet ideolojisini de ima eder.
Stalinizmin ana özelliği, daha sonra idari komuta sistemi olarak bilinen toplumun otoriter ve bürokratik yöntemlerinin egemenliğidir. Stalin yönetimindeki güç aslında bir kişinin elinde toplanmıştı. Ülkenin lideri koşulsuz otoriteye sahipti ve rejimini, parti aparatına ve kapsamlı bir cezalandırıcı organ sistemine dayanarak destekledi.
Stalinist rejim, yaşamın her alanına nüfuz ederek toplum üzerinde tam bir kontroldür.
Bolşevik partiyi ve Sovyet devletini inşa etme Leninist ilkelerinden sapınca Joseph Stalin rejiminin kurulması mümkün oldu. Stalin sadece iktidarı ele geçirmekle kalmadı, partiyi ve Sovyet organlarını etkili bir şekilde dışarı itti, aynı zamanda Sovyetlerin iktidara geldiği yıllarda ortaya konan ülkeyi yönetme ilkelerini geri kazanmaya çalışan muhalefet temsilcileriyle de başa çıkabildi.
Aynı zamanda, Sovyetler Birliği sosyalist bir devlet olmaya devam etti ve komünist ideoloji ülkeye egemen oldu. Bununla birlikte, Marksist teorinin temel taşı olan proletarya diktatörlüğü aslında devrimi kazanan işçi sınıfının çıkarlarının bir tür kişileşmesi olan bir adamın diktatörlüğüne dönüştü.